Bir De Baktım Yoksun – Yekta Kopan
Can Yayınları, İstanbul, 2010
Sayfa Sayısı: 160
Kitap, babasıyla ilgili pişmanlıkları olan karakterlerin
anlattığı altı öyküden oluşuyor. Bu karakterler; hayatlarının belli bir
dönemine kadar babasıyla olan sorunları bir şekilde göz ardı etmişler ancak
yaşadıkları olaylar sonrasında vicdanlarıyla yüzleşmek zorunda kalmışlar. İşte
kitap; bu kişilerin ruh hallerini, düşüncelerini öyle güzel işlemiş ki,
gerçekten etkilendiğimi söyleyebilirim. Gerçi; bu kitaptaki öykülerle ilgili
etkileyicilik babanızla ilişkinize göre değişebilir.
Az önce
belirttiğim gibi, kitapta altı farklı öyküye yer verilmiş. Bu öyküler;
Sarmaşık, Portobello 22, Kırmızı, Battaniye, Kertenkele ve İyi Uykular
başlıklarını taşıyor. Tüm öyküler alt başlık da sayabileceğimiz ufak
açıklamalarla desteklenmiş. Her öykünün başlangıç sayfasında ünlü yazarlardan
alıntılar yapılmış. Ayrıca hemen hemen her öyküde bir çok film, kitap, yazar,
ressam ve tablo referansları verilmiş. Bu referanslar farklı alanlardan
keşifler yapabileceğiniz ufak bir kaynak niteliği de taşıyor.
Kitabın
arka kapağında da belirtildiği gibi; unutulmaz bir karşılaşmalar kitabı, “Bir
De Baktım Yoksun”. Gerçekten de farklı arayışlar içinde olan karakterlerin
karşılaştığı durum ve kişiler, bunların karakter üzerindeki duygusal
yansımaları etkileyici şekilde işlenmiş. Ama daha önce de belirttiğim gibi, bu
etkileyicilik babanızla ilişkinize göre değişebilir. Bu nedenle, bu kitap benim
açımdan baba-oğul ilişkilerini yansıtan iyi kitaplar arasına çoktan girmiş
durumda.
Yazar,
kitabı babasının vefatından sonraki dönemde yazmış. Duygusal yoğunluğu fazla
olan bir dönemde yazdığı için olsa gerek, öykülerde vermek istediği duyguları
başarılı bir şekilde yansıtabilmiş. Aynı zamanda kitap 2010 yılında Yunus Nadi
ve Haldun Taner öykü ödüllerini almış. Dil kullanımı ve okuyucuya
hissettirdikleriyle bu ödülleri almış olmasına sevindim açıkçası.
Benim
için bu kitabın önemi ise, daha kişisel sebeplerden geliyor. Burada bir
parantez açarak kitabın benim için neden önemi olduğundan bahsetmek istiyorum.
2010 yılında, Yekta Kopan’ın verdiği bir konferansa katılmıştım. Elbette o zamana
kadar, onu yazar kimliğinden çok seslendirme sanatçısı kimliğiyle tanıyordum.
Bu kitaptan önce başka hiçbir kitabını okumamıştım. Gerçekten keyifli geçen bir
konferans sonrası aklıma takılan bir sorunun cevabını almayı çok istemiştim.
Yekta
Kopan, kendisi gibi seslendirme yapan Yeşim Kopan’ın kardeşi. Yeşim Kopan,
benim çok sevdiğim, 1976 Japon yapımı “Şeker Kız Candy” isimli çizgi dizide ana
karakter Candy’i TRT kanalı için seslendirmiş kişi. Çizgi dizinin Japonca ve
çeşitli dillerdeki dublajlarına internet üzerinden ulaşabilirsiniz. Hatta 50
bölüm civarı Türkçe dublajlı bölümü de bulabilirsiniz. Ancak, bu Türkçe dublaj
TRT kanalının dublajından farklı. Dizi, TRT’den sonra özel kanallarda da birkaç
kez tekrar gösterilmiş. Özel kanallar için farklı bir seslendirme kadrosuyla
diziye tekrar dublaj yapılmış. Ancak, belli bir bölümden sonra dublaj
yapılmamış. TRT, dizinin tamamına Türkçe dublaj yapan tek kanal. Ve ben de
dizinin tamamını bu dublajla seyretmek istediğim için bu bölümlere ulaşmaya
çalışıyorum. Bu dublaja ulaşmak neredeyse imkânsız olduğu için seslendirmeyi
yapan kişilerden bilgi alabilmek adına onların yakınındaki kişilere sorabilirim
diye düşündüm. Bu kişi de o gün orada bulunan Yeşim Kopan’ın kardeşi Yekta
Kopan’dı elbette.
Konferans
çıkışı, Yekta Kopan’ın bu kitabı vardı girişteki masalardan birinin üzerinde.
Oldukça uygun bir fiyata satılıyordu, ardından da yazarın imzası vardı. Ben de
bir daha denk getiremem düşüncesiyle, hem kitabı imzalatmak hem de aklımdaki
soruyu sormak için kitabı satın alarak imza sırasına girdim. Elbette henüz bir
kitabını dahi okumamış olduğum ama “Geleceğe Dönüş” film serisinin başrolü
Türkçe dublajından tanıdığım yazardan imza almak benim için önemli bir şeydi.
Ancak kafamdan geçen şey “TRT dublajlı Şeker Kız Candy” bölümlerine ulaşma
şansı için soru sorabilmekti. Ne de olsa Yeşim Kopan’ın kardeşiydi, bir şekilde
bana yardımı dokunurdu.
İmza
sırası bana geldiğinde kitabı imzalattım, ardından biraz çekinsem de bir soru
sormak istediğimi söyledim. ‘Olur’ cevabını aldıktan sonra “Şeker Kız Candy’i
kardeşiniz seslendirmişti. Acaba onun seslendirdiği bölümlere ulaşma imkânımız
var mı?” diye sorduğumda aldığım cevap beni iyice utandırdı. “Burada bu kadar
kız varken, böyle bir sorunun senden gelmesi beni oldukça şaşırttı.” dedi.
Ardından; “Ama, sorunun cevabına gelecek olursak da hayır, bölümler dublaj
yapıldıktan sonra TRT binasında kalıyor, kayıtlar dışarıya çıkarılmıyordu.”
diyerek sonlandırdı konuşmasını. Ben de oldukça utanmış, ama sorumun da cevabını
almış olarak oradan ayrıldım. Elbette sonuç olumsuz olmuş, bölümlere ulaşma
şansımın az olduğu ortaya çıkmıştı ama yine de bunu öğrenmek içimi biraz
rahatlattı. Aslında bu anı; kitapla, hatta yazarla bile değil, kardeşinin
seslendirmiş olduğu bir çizgi film serisiyle ilgili bir anı, ancak bu anı
sayesinde kitabın değeri artmış oldu benim için. Aynı zamanda bu kitap,
yazarına imzalattığım ilk kitaptı. Böyle de özel bir yeri var bende. Sanırım
üzerinden zaman geçtikçe, unutmaya başladıkça, sık sık açıp öykülerini
okuyacağım kitaplardan biri olacak.
Psikolojik
tahlillerin bol olduğu, tesadüflerin yer aldığı, baba-oğul ilişkileriyle ilgili
öyküleri okumaktan hoşlanıyorsanız, “Bir De Baktım Yoksun” kitabını kesinlikle
öneririm.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder