Daha önce hakkında düşüncelerimi paylaşmış olduğum kitapların Podcast yayını videoları: Bir Gençlik Masalı, Fangirl, Lola ve Komşu Çocuk, Ölümsüz Ece, Matilda, Marslı, Dönüşüm...

7 Temmuz 2015 Salı

Ölümsüz Ece

Ölümsüz Ece – Gülten DAYIOĞLU
Altın Kitaplar Yayınevi, İstanbul, 2011
Sayfa Sayısı:208

Çocukluğumdan beri sevdiğim yazarlardan biri olmuştur Gülten Dayıoğlu. Yazdığı çocuk romanlarıyla da yeri benim için ayrı olacak sanırım her zaman. Yazarın o eşsiz hayalgücüne hayran kalmışımdır. Hatta kendisi de bir röportajında konusundan ya da fikirden etkilenmemek adına Harry Potter serisini okumadığını söylemiştir. Ben de yazarın tüm kitaplarını okuyup yorumlamayı düşünüyorum. Buna da "Ölümsüz Ece" adlı kitabıyla başladım.
 
Kitabın konusuna gelecek olursak; Hitit Prensesi Ece'nin babası gelecekte insanoğlunun durumunun ne olacağını merak etmektedr. Onun bu durumunu gören Ece, ona bu konuda bilgi verebilmek için ruhunun üç bin yıl boyunca ölümsüz kılınmasını talep eder. Üç bin yıl sonunda babasının ruhuyla buluşacak ve insanoğlunun gelişimi hakkında ona bilgi verecektir. Bu süreç boyunca defalarca dünyaya gelir. Ayrıca; insanoğlu ve gelişimi ile ilgili engin bir bilgi birikimine sahip olur. Ece, yaşamış olduğu üç bin yıl boyunca birçok ülkede bulunur, birçok uygarlıkla birlikte hareket eder, ünlü bilimadamlarıyla, düşünürlerle, krallarla tanışır; maceradan maceraya koşar.  

Ece; bu farklı yaşamlarında; Yunanistan, Mısır, Roma, Maya ülkesi gibi pek çok ülkede hayatını sürdürmeye çalışır. Kitapta; bu ülkeler ve o dönemlerdeki inançlar, davranışlar, kültürler hakkında birçok bilgiye yer verilmektedir. Ayrıca; Thales, Herodot, Demokrit, Araksagoras, Sokrates, Aristotales, Diyojen, Büyük İskender, Arşimet, İbni Sina, Nasrettin hoca gibi ünlü bilimadamları ve düşünürlerle ilgili birçok bilgi de bu kurgu içinde okuyucuya sunulmuştur. 

Yer yer ürpermiş olsam da, kitaptaki bazı anlatımların çocuklara uygun olup olmadığından şüphe etmiş olsam da, güzel bir kitaptı. O dönemde yaşanan olayları başka türlü nasıl yansıtabilirdi bilemiyorum elbette. Ayrıca; Ece'nin üç bin yıl boyunca ölüp başka bir insan olarak tekrar başka yerlerde doğması da reenkarnasyonu getirdi aklıma. Gerçi, bu kullanılmamış olsaydı, bu kadar çok tarih bilgisi nasıl verilebilirdi bilmiyorum.

***

"İnsanlık, insanlar birbirlerini sevdiği sürece, var olacaktır." (syf. 47)
 
Aklınızın bilenmesi için, sürekli olarak okumalı, yazmalı, bilgi edinmelisiniz. Düşünerek, öğrendiklerinizi birbirine bağlamalısınız. Bu yolla yeni görüşler oluşturmalısınız. Az konuşup çok düşünen insan, en beğenilen insandır. Kısacası, insanlığınızın ve aklınızın değerini bilin. Akıllı insanı hiçbir güç yenemez. (syf. 114) 

Eşim, Sokrat'ın şu sözlerini hiç dilinden düşürmezdi: "Kimse, bile bile kötü değildir. Her kötülük, bilgi sanılan bilgisizlikten kaynaklanır." (syf. 141)

Diyojen bir gün yamalı giysiler içinde tutsak pazarında dolaşıyormuş. Varlıklı efendilerden biri, Diyojen'i tutsak sanıp satın almaya kalkışmış. Diyojen, adamın karşısına dikilip şöyle haykırmış: "Özüme gösterdiğin ilgiye teşekkür ederim. Ancak kendine bir efendi arıyorsan beni satın alabilirsin!" (syf. 145)

İnsanların şimdilerde, "insan"a eğilecek zamanları yok. Hâlâ, olanca güçleriyle akla durgunluk verici buluşların peşinde koşuyorlar. Bu çabanın kökeninde, insanların birbirlerine üstünlük taslama tutkusu yatıyor. Bu tutkunun gücüyle gerçekleşen, yeni buluşların çoğu, gerçekten, insanları sağlıklı ve rahat kılıyor. (syf. 203)

İnsanoğlu; dünyada, doğada, evrende, peşine düştüğü gizleri çözdü. Uygarlığın doruğuna ulaştı. Ama, bu başarıdan kaynaklanan onur, insana insanlığını unutturdu. Bu yüzden giderek yüreği soğumakta, yumruğu katılaşmakta, kişiliği robotlaşmakta. Bu nedenle insanlık, sevgi, dostluk, barış ve erinç içinde kıvranıyor. (syf. 205)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder