Yavru Geyik – Marjorie Kinnan Rawlings
Çevirmen: Üzeyir Gündüz
Milli Eğitim Bakanlığı Yayınları, İstanbul, 2005
Sayfa Sayısı:580
Uzun bir aradan sonra herkese merhaba! Bayram dönüşü yazmayı düşündüğüm bu inceleme için sürekli bir erteleme yaptım durdum. Yaklaşık bir ay sonra ancak yazabiliyorum, artık kusura bakmazsınız diye umuyorum. :)
Kitabın
konusuna gelecek olursak; başkahramanımız Jody Baxter, ailesiyle birlikte ormanın içinde güzel bir çiftlikte yaşamını sürdürmektedir. Sadece yakınlarında bulunan Forrester ailesinin en küçük çocuğu Çöp Kanat ile güzel bir arkadaşlık kurmuş olan Jody sürekli yalnızlık çekmektedir ve bir evcil hayvan istemektedir. Annesi buna karşı çıkmakta, babası ara yolu bulmaya çalışmaktadır.
Bir gün, av için ormana gittiklerinde babasını bir yılan ısırır. Babası yılanın zehrinden kurtulmak için bir geyiği öldürür ve zehrin etkisini yok eder. Fakat, geyik, arkada yavrusunu bırakmıştır. Hem babasının hayatını kurtardığı için, hem de Jody çok istediği için, bir vefa borcu olarak bu geyik yavrusuna bakma sorumluluğunu alırlar. Jody geyiğe Sancak adını verir. Artık günler Jody için çok farklı geçmeye başlar.
Kitabın göze çarpan en etkileyici kısımlarından biri; orman ile ilgili yapılan betimlemelerdi. Yaban hayatının gözler önüne serilişi, avlanma ile ilgili verilen bilgiler biraz farklı bir açıdan hayatı gözlemlememize olanak sağlıyor. Av ve avcı arasındaki ilişki aktarılırken, bir yandan da bir dostluğu gözlemliyoruz aslında. Bir dost için yapılabilecek fedakarlıklar, örtbas edilmeye çalışılan küçük suçlar, zamanla bunların daha büyük suçlara dönmesi ve en önemlisi "büyümek". Kitabın vermeye çalıştığı en büyük mesaj buydu bence. Yaşanılan olaylar, edinilen deneyimler sonucunda eskisi gibi kalamıyoruz. Kendimizi küçük bir çocuk gibi görsek de çoğu zaman, biliyoruz ki yetişkin olmaya başladık.
Kitabı severek okuduğumu belirtmeliyim. Zaten, kitap başarılı olmuş ki, yazar bu kitabıyla 1939 yılında Pulitzer Ödülü'nü kazanmış ve kendi dalında en iyi yazar ünvanını almıştır. Gerçekten de vakit kaybetmeden okunması gereken ve ardından insani değerler üzerine tekrar düşünülmesi gereken bir kitap.
***
- Sanki bugün pazarmış gibi geliyor insana değil mi? diye sordu Meule.
- Hastalıklar, her zaman biraz pazarı andırır diye karşılık verdi Bayan Baxter. "Çünkü insanlar, tarlalara değil de sizi görmeye gelirler." (syf. 217)
- Hastalıklar, her zaman biraz pazarı andırır diye karşılık verdi Bayan Baxter. "Çünkü insanlar, tarlalara değil de sizi görmeye gelirler." (syf. 217)
Boğazı sanki bir iple boğulmuş gibiydi. Çöp Kanat'ın sessizliği onu çıldırtıyordu. Şimdi artık anlıyordu. O ölmüştü. Ölüm, kimseye cevap vermeyen bir suskunluktu. (syf. 272)
- Dinle beni... Kimsenin tırmanamadığı taş duvar bu işte. Ona tekme atsan, kafanı da çarpsan, sabaha kadar bağırıp çağırsan da kimse seni dinlemez ve cevap vermez. Ölümü kaldıramazsın. (syf. 336)
***
Ayrıca, 1983 yılında Japonya'da bu kitap bir çizgi film serisine çevrilmiş, ülkemizde de gösterilmiştir. Dizi ile ilgili bilgilere buradan ulaşabilirsiniz. Bu çizgi film ülkemizde 80li yıllarda TRT'de gösterilmiş. Elimde Türkçe dublajlı bir bölümü bulunmakta. Serinin Türkçe dublajlı tüm bölümlerini aradığımı belirteyim. Elinde bulunan varsa ya da ulaşabileceğim bir yeri bilen varsa benimle iletişime geçerse sevinirim. :)
***
Ayrıca, 1983 yılında Japonya'da bu kitap bir çizgi film serisine çevrilmiş, ülkemizde de gösterilmiştir. Dizi ile ilgili bilgilere buradan ulaşabilirsiniz. Bu çizgi film ülkemizde 80li yıllarda TRT'de gösterilmiş. Elimde Türkçe dublajlı bir bölümü bulunmakta. Serinin Türkçe dublajlı tüm bölümlerini aradığımı belirteyim. Elinde bulunan varsa ya da ulaşabileceğim bir yeri bilen varsa benimle iletişime geçerse sevinirim. :)
Bu sanırım 1995-96 yıllarında öğretmenimin bana hediye ettiği efsane kitaptır. Hayatımda okuduğum ilk roman olduğumdan, şuan bir kitapsever olmamda katkısı çok büyüktür. İlginçtir bendeki baskısında Amerikalı yazarın hiç adı geçmemekte, aslında çevirmen olan Üzeyir Gündüz yazar olarak görülmektedir. Bu romanı bana tekrar hatırlattığınız için çok teşekkür ederim
YanıtlaSilsaygılar
Asıl ben güzel yorumunuz için teşekkür ederim.
SilNe güzel, öğretmeniniz gerçekten de çok güzel bir şeye, kitap sevgisine sahip bir bireyin yetişmesine vesile olmuş. Bana göre kitap, her ne kadar bir çocuk romanı olarak geçse de, büyümenin gerçekliğini yüzümüze vurması açısından bu konudaki önemli eserlerden biri. Daha önce okuyup düşüncelerimi paylaşmış olduğum Ferenc Molnar'ın Pal Sokağı Çocukları ve William Golding'in Sineklerin Tanrısı kitapları da büyümenin acı gerçekliğini hissettiren son derece önemli kitaplardandır bence. Bunlara da göz atmanızı öneririm henüz okumadıysanız.
İyi günler, iyi okumalar. ^^