Uçabilen Kız – Victoria Forester
Çevirmen: Süeda Çavuşoğlu
Pegasus Yayınları, İstanbul, 2010
Sayfa Sayısı:304
Piper
McCloud’un yaşadığı olayları anlatıyor “Uçabilen Kız”.
Piper, herkes gibi normal biri ancak tek bir farklı özelliği var.
Uçabiliyor. Ancak bunu saklamak zorunda. Annesi Betty ve babası
Joe, her şeyin, herkesin normal olduğu ölçüde iyi olduğunu
düşünüyor. Ve Piper’ın uçabildiğini öğrendiklerinde bunu
engellemek için Piper’a uçmayı ve bundan bahsetmeyi
yasaklıyorlar. Çünkü küçük bir kasabada çiftçilikle geçinen
bir aile olduklarından dedikoduların ortasında kalmak
istemiyorlar. Zaten, tüm insanlar yürüyüp koşarken uçmak gibi
haddi aşacak şekilde davranan bir çocuklarının olması son
derece zor.
Piper
için ise uçmak dünyanın en güzel olayı. Diğerlerinden farklı
olduğu için kimseyle arkadaşlık edemiyor, sürekli annesinin ve
babasının göz hapsinde. Ancak bir gün, anne ve babası onu
kasabada yapılan bir pikniğe götürdüklerinde Piper arkadaş
edinmeye çalışırken her şey değişir. Piknikte fark etmeden
uçan Piper, tüm kasabanın gözünde korkunç bir yaratık haline
gelir. Bunun üzerine çok üzülen Betty ve Joe ne yapacaklarını
bilemezler. Piper’ın uçabildiğini sadece tüm kasaba öğrenmez,
ülke çapında yayılır. O sırada Letitia Hellion, Piper ve
ailesinin evlerini ziyaret eder. Piper’a uçmanın sorun
olmadığını, aynı Piper gibi farklı özelliklere sahip olan
başka çocukların eğitim gördüğü bir okulun bulunduğunu
söyler. Piper burada eğitim görmeyi kabul eder ve Letitia Hellion
ile evden ayrılır.
Kitap;
arka kapakta da belirtildiği gibi; dostluk, farklı olma, cesaret
gibi konuları işliyor. Herkesten farklı olmak çoğu zaman sorun
yaratsa da, bu farklılıklarla yaşamayı öğrenmek çok daha
önemli. Kitabı ilk kez üniversitede 2010 yılında okumuştum. O
zaman da çok beğendiğim bir kitap olmuştu. Aslında kitap bana
biraz da George Orwell’ın 1984 kitabını hatırlattı. Toplumun
beklediğinden farklı olanların dışlandığı bir ortam vardı
sonuçta. Ancak yine de bir Harry Potter gibi, farklı özellikleri
olan çocukların eğitim gördüğü bir yatılı okulda geçen
olaylar oldukça ilgi çekiciydi.
Kitabı
okurken bir film seyrediyormuşum gibiydi. Zaten kitap boyunca bir
filmi yapılsa da seyretsek diye düşünüyordum. Sonrasında
internette yaptığım küçük bir araştırma sonucunda yazarın bu
fikri ilk önce film isenaryosu olarak yazacağını, ancak daha
sonra fikir çok hoşuna gidince kitap haline getirdiğini öğrendim.
Çok iyi olmuş elbette ama umarım kısa zamanda bir filmi de çıkar.
Bu arada kitap sonu açık bir şekilde bitiyordu. Bittikten sonra
kitabın devamı olsa ne güzel olurdu diyordum. Tam da bunun
ardından yazarın ikinci kitabı 27 Ekim 2015’te çıkartmış
olduğunu öğrenince çok sevindim. Bu kitap Piper’ın arkadaşı
Conrad Harrington’ın öyküsünü anlatıyormuş. Kitabın ismi
“The Boy who Knew Everything”. Umarım kısa zamanda Türkçe
çevirisi yapılır da okuyabiliriz. :)
Diğerlerinden
farklı olduğunuzu düşünüyorsanız Piper’ın öyküsü tam
size göre.
***
Bir
hayalinin ve bir planının olmasının kimseye zararı olmaz. Çünkü
eğer olmazsa, hiçbir yere gidemezsin. (syf. 64)
“Bu
hayatta, hiçbir şeyi, hiçbirimiz kolayca ele edemeyiz, çocuğum.
Yürüdüğün her yolun bir ödülü vardır. Eninde sonunda bunu
öğreneceksin. Gittiğin yönün önemi yok, bazen iyiyle kötü
karışmış olacak ve sen sadece, birini diğerleriyle birlikte
almayı öğrenmek zorundasın.” (syf. 67)
“Bütün
bakış açılarını ve diğer insanların duygularını da göz
önünde tutarak, bazen zor seçimler yapmamız gerekebilir. Bazen
gerçek mutluluğumuz, neyi sevdiğimiz ve neyin insanların yararına
olduğu arasında bir denge kurmamızdan gelir. Ve buna da
olgunlaşmak denir.” (syf. 82)
Eğer
yürüyeceğin yolu seçmezsen, eninde sonunda birisinin senin için
seçeceğidir.(syf. 193)
Çaresiz
durumlar, her şeyi göze alabileceğiniz stratejiler geliştirmenizi
gerektirebilir. (syf. 232)
Her
insanın içinde saklı ve bulması zor olan derin, çok derin bir
yer vardı. Eğer işler yeterince zor giderse ve hayat iyice
zorlaşırsa, bazı insanlar o yere gidip bir daha asla geri
dönmezler. Tabii ki, dış görünüşleri tersi bir izlenim
bırakır. Her zaman oldukları gibi görünürler. Biraz da olsa
eski hallerindeki gibi davranabilirler ama gerçek, asıl gerçek
bundan sonra onlara kimsenin dokunamayacağı ve incitemeyeceği o
çok derin yerin içinde saklanıyor olduklarıdır. (syf. 254)
“Önceden
birkaç hata yapmadan bilmeye değecek hiçbir şey öğrenemezsin!”
(syf. 259)
çoooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooouoooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooookkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkk UZUN
YanıtlaSilHarbi çok uzun ya
Sil