Altın Kitaplar Yayınevi, İstanbul, 2014
Sayfa Sayısı:160
Gülten Dayıoğlu'nun kitapları hakkında inceleme yapmak istediğimi belirtmiştim. Bu yazımda yazarın ilk romanı Fadiş hakkındaki düşüncelerimi paylaşmak istiyorum sizlerle. Eminim çoğu kişi bu kitabı okumuştur ve buna benzer konuda kitaplar okumuş, filmler ve diziler seyretmiştir. Açıkçası ilk izlenimim çok bilindik bir konunun işlenmiş olmasıydı. Ancak, yazar bir röportajında bu kitabın onun için çok anlamlı olduğunu ve hayatından izler taşıdığını belirtmişti. Her ne kadar bilindik bir konusu olsa da, kitabın içinde de belirtildiği gibi kitap 44 yıldır aralıksız baskılarına devam etmekte ve hâlâ satılmaktadır.
Kitabın
konusuna gelecek olursak; Cemile savaş sonrası annesiyle birlikte yalnız başına yaşamını sürdürmek zorunda olan genç bir kadındır. Ancak, zamanla annesinin durumunun ağırlaşması nedeniyle bir tüccar ile annesini de yanlarına almak koşuluyla evlenir. Başlarda tüccar ikisine de iyi davranmaktadır fakat zamanla bu tersine döner. Cemile'nin Fadiş adında bir çocuğu olur ancak eşi ilk zamanlar gereken ilgiyi göstermesine rağmen sonraları eve uğramamaya başlar. Cemile, annesi de öldükten sonra İstanbul'a gider ve çalışmaya başlar. Ancak, çocuğu olduğu için iş bulmakta zorlanmaktadır. Ayrıca, başka bir kadınla birlikte yaşamaya başlayan eşi de onu rahat bırakmamaktadır. Bu nedenle Cemile, kızı Fadiş'i her ay para yollamak koşuluyla akrabalarına bırakır.
Kitap; Fadiş'in akrabalarının yanında yaşamış olduğu olayları anlatmakta ve yaşam mücadelesini aktarmaktadır. Başına gelen kötülüklere karşı her zaman ağırbaşlılıkla hareket eden Fadiş, zamanla çevresinde de sevilmeye başlanır. Fadiş ve annesi Cemile'nin özlemleri kitapta çokça yer almaktadır.
Kitap ile ilgili aktarabileceklerim aslında bu kadar. Çocukken okuduğum Kemalettin Tuğcu romanları, televizyonda seyrettiğim zengin ailelerin hor gördüğü besleme çocukların bulunduğu diziler, annesini babasını aramaya çıkan çizgi film karakterleri gibi bir çok şeyi çağrıştırdı bana okurken. Ancak, herkes kendinden bir şeyler bulmuş olacak ki, kitap baskılarını hâlâ sürdürüyor. Hatta kitap, tiyatroya da uyarlanmış.
Kitap ile ilgili sevdiğim yönler ise; eski zamanlara ait kimi gelenekleri aktarıyor olmasıydı. Ramazan ayının köylerde nasıl geçtiği, soğuk kış gecelerinde vaktin nasıl hızla akıp gittiği, köylülerin yaşam koşulları hakkında kültürümüzde yeri olan unsurlar çok güzel aktarılmıştı. Günümüzle karşılaştırıldığında biraz basit bir konu olarak gözükebilir elbette ama kesinlikle okunması ve okutulması gereken bir kitap olarak görüyorum Fadiş'i.
Kitap ile ilgili aktarabileceklerim aslında bu kadar. Çocukken okuduğum Kemalettin Tuğcu romanları, televizyonda seyrettiğim zengin ailelerin hor gördüğü besleme çocukların bulunduğu diziler, annesini babasını aramaya çıkan çizgi film karakterleri gibi bir çok şeyi çağrıştırdı bana okurken. Ancak, herkes kendinden bir şeyler bulmuş olacak ki, kitap baskılarını hâlâ sürdürüyor. Hatta kitap, tiyatroya da uyarlanmış.
Kitap ile ilgili sevdiğim yönler ise; eski zamanlara ait kimi gelenekleri aktarıyor olmasıydı. Ramazan ayının köylerde nasıl geçtiği, soğuk kış gecelerinde vaktin nasıl hızla akıp gittiği, köylülerin yaşam koşulları hakkında kültürümüzde yeri olan unsurlar çok güzel aktarılmıştı. Günümüzle karşılaştırıldığında biraz basit bir konu olarak gözükebilir elbette ama kesinlikle okunması ve okutulması gereken bir kitap olarak görüyorum Fadiş'i.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder