Öteki – Fyodor Mihayloviç Dostoyevski
Çevirmen: Serdar Arıkan
İthaki Yayınları,
İstanbul, 2015
Sayfa Sayısı: 224
Bazen çevremizdekilere sinirlendiğimiz olur, ya da sessiz kaldığımız olaylardan rahatsız olur ve keşke daha farklı davransaydım diye kendimizi yiyip bitiririz. Ancak, sürekli bunu düşündüğümüzde ne yapacağımızı bilemeyiz ya da yaşadıklarımız için sürekli çevredekileri suçlayıp kendimizi rahatlatmaya çalışırız. O ilk tepkiyi veremediğimiz için karşımızdakine, kendimize kızar dururuz ama suçlayacak birilerini de bulduğumuz için sadece kendimizi rahatlatırız. Ancak durumu tamamen çözemeyiz.
Dostoyevski'nin 1846 yılında yazmış olduğu ilk romanlarından "Öteki" bize, bu durumu yaşayan silik bir karakterin hikayesini sunuyor. Hikayenin kahramanı düşük dereceli bir memur olan Yakov Petroviç Golyadkin, oldukça sessiz bir karakterdir. Çevresindekilerin kendisiyle ilgili söylediği şeylere oldukça dikkat etmektedir ve bu nedenle çevresine karşı sürekli kibar bir tutum içinde bulunmaktadır. Yardımcısıyla birlikte yaşayan Bay Golyadkin, yanlış bir şey yapmamaya çok dikkat etmektedir.
Dostoyevski'nin 1846 yılında yazmış olduğu ilk romanlarından "Öteki" bize, bu durumu yaşayan silik bir karakterin hikayesini sunuyor. Hikayenin kahramanı düşük dereceli bir memur olan Yakov Petroviç Golyadkin, oldukça sessiz bir karakterdir. Çevresindekilerin kendisiyle ilgili söylediği şeylere oldukça dikkat etmektedir ve bu nedenle çevresine karşı sürekli kibar bir tutum içinde bulunmaktadır. Yardımcısıyla birlikte yaşayan Bay Golyadkin, yanlış bir şey yapmamaya çok dikkat etmektedir.
Bay Golyadkin tüm uğraşlarına rağmen arkadaşlarının onunla dalga geçmelerine karşı çıkamaz. Öyle ki, artık kimse onu istememektedir. Bir gün eve dönerken karşılaştığı biri onu şaşkınlığa uğratır. Bu; Bay Golyadkin'in ikizi gibidir, aynı ona benzemektedir. Ancak, bu kişi Bay Golyadkin'in aynadaki yansıması gibidir, onun öteki yüzünü ortaya koymaktadır. Bay Golyadkin'in aksine, bu kişi çevresindeki herkesle çok iyi geçinmekte, sürekli yağcılık yapmaktadır. Yani son derece sosyal biridir, aynı zamanda işine geldiği gibi insanları kullanmaktadır.
Bu kişi Bay Golyadkin'in işyerinde göreve başlar ve böylece Bay Golyadkin ve rakibi arasındaki sürtüşme de başlamış olur. Kitap boyunca ikili arasındaki kovalamaca devam eder. Bu süreç içinde Bay Golyadkin'in toplum içerisindeki konumu, yapmak istedikleri, düşünceleri yer alıyor.
Kitabı okurken pek farketmedim aslında ancak son sayfadan sonra, tam olarak konuyu anlayabildim diyebilirim. Kitapta, Bay Golyadkin'in şizofreniye doğru giden düşünceleri ve davranışları yer alıyor. Bunu; Bay Golyadkin'in çevresindeki kişilerin ona karşı davranışlarını ele aldığımızda anlayabiliyoruz. Çünkü ne zaman Bay Golyadkin, rakibi hakkında çevresindekilerle bir şeyler paylaşsa aldığı geribildirimler o anı geçiştirebilecek cevaplardan oluşuyor, ki bu da kahramanın ciddiye alınmadığını gösteriyor. Yine de kahramanımıza delirmiş diyemiyorum, çünkü kitapta bununla ilgili bir ibare bulunmamakta. Bununla birlikte; bir kişilik bölünmesi durumu da söz konusu. Ve kitabı çok dikkatli okumak gerek ayrıntıları yakalayabilmek için. Ben, çoğu yeri atlamışım diyebilirim. :)
Bunun dışında, internette yaptığım ufak çaplı bir araştırmada kitabın ilk yazıldığı yıllarda çokça eleştiri aldığını öğrendim. Kitap başlarda beğenilmiş ancak sonradan beğenilmemiş. Hatta, Dostoyevski de kitap ile ilgili ileride başyapıtı olacağını söylemiş.
Kitabın okuduğum baskısında ise, kitapta geçen isimler, yerler ve kavramlar hakkında bolca dipnot verilmişti. Bu da; benim gibi çoğu şeyi tam olarak bilemeyen ancak merak eden okurlar için son derece doyurucu olmuş.
Bunun dışında, internette yaptığım ufak çaplı bir araştırmada kitabın ilk yazıldığı yıllarda çokça eleştiri aldığını öğrendim. Kitap başlarda beğenilmiş ancak sonradan beğenilmemiş. Hatta, Dostoyevski de kitap ile ilgili ileride başyapıtı olacağını söylemiş.
Kitabın okuduğum baskısında ise, kitapta geçen isimler, yerler ve kavramlar hakkında bolca dipnot verilmişti. Bu da; benim gibi çoğu şeyi tam olarak bilemeyen ancak merak eden okurlar için son derece doyurucu olmuş.
***
Başaramazsam güçlenirim; başarırsam dik dururum ve en azından kimsenin altını oymam. (syf. 34)
Başaramazsam güçlenirim; başarırsam dik dururum ve en azından kimsenin altını oymam. (syf. 34)
"Eğer bekleyecek kadar aklınız varsa zamanı gelince beklediğiniz her şey gerçekleşecektir." (syf. 46-47)
İnsanın bir suçu yokken, işin içine bizzat tabiat girmişken, kimse bir insanı karalayamaz, gururunu kıramaz ve kariyerini mahvedemezdi. (syf. 92)
Bazen erdemsizlik ve kıskançlık günlük iğrenç besinini ararken kişi ayırmaz... (syf. 104)
Masumiyet masumluğuyla güçlüdür. (syf. 184)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder