Hala Küçük Bir Çocuk Olsam…
Bugün tekrar
baktım etrafıma da, anladım, hayatın bir şekilde akıp gittiğini. Herkesin bir
derdi olmasına rağmen gülmeye çalıştığını fark ettim. Sokağa çıktığımda havayı
kokladım. Tüm o şehir karmaşasına rağmen rahatlatıcı olan hava, bana hayatın
tüm zorluklarına rağmen yaşamaya değer olduğunu gösterdi. İnsanların kordonda
işlerini yetiştirmek için telaşla koşuşturmaları, bebek arabalarının içindeki
bebekleriyle yarış yapan iki kadının ve bebeklerinin neşesi... Tüm bunlara bir de
güzel hava eklenince ve denizin yakınında da olunca insanın içinde yaşamaya
dair olumlu düşünceler oluşuveriyor.
Yaşamaya dair
olumlu düşünceleri yakalamışken, bir kez de arkama baktım. Neler yaptıysam bu
zamana kadar, düşüneyim diye… Ama yine o eski günlerimi hatırlayıp durdum
sadece. O her zaman özlediğim, hayata dair çoğu şeyi bilmediğim masum çocukluk
günlerimi… En eski evimizi… O evde ocaktaki sütü yakışımı, çarşıya gidip
saatlerce kitapçılarda, gazetecilerde dolaşmamı, gazetenin verdiği okuma kitabını
almış mı diye dışarıdaki soğuğa bakmadan babamın işyerine gizlice gitmemi,
arkadaşlarımla annemin oynamamız için yaptığı karpuzdan fenerlerle geceleri
sokaklarda dolaşmamızı, sokakta gördüğüm her kediyi eve getirip anneme ona
bakmama izin vermesi için yalvarmamı…
Tüm bunları
düşünürken gözümden bir yaş damlasının yavaşça yanağımdan aşağı doğru inmeye
başladığını fark ettim. Zaman ne de çabuk geçmiş, bu yaşa gelmişim…
Çocukluğumun bu masum günlerini çoktan geride bırakmıştım ama hala içimde bu
günlere geri dönmek isteğim olduğunu hissettim.
Bu arada hala
yürüyor, otogara doğru ilerliyordum. Yarım saat sonra otogara gelmiştim.
Biletimi alıp otobüse bindim. Otobüste
giderken; yabancı bir şehirde olduğumu düşündüm. Hava karardıktan sonra başımı pencereye yaslayıp dışarıya baktım. Karanlıkta
ilerlerken hızla yanından geçtiğimiz binaların ışıkları karanlığı küçük küçük
parçalarla delip geçiyordu. Binalara bakarken kendimi getirdim aklıma.
Binaların ışıkları gibi parçalara ayrılan yaşamım; benim de artık büyüdüğüme, o
zamanki gibi küçük, masum bir çocuk olmadığıma inandırdı beni.
Kafamı
çevirdim. Artık otobüsün içine bakıyordum. Çantamdan müzik çalarımı çıkardım ve
açtım. Kulaklıklarımı kulağıma taktım ve çalan müziği dinleyerek giderken,
tıpkı benden uzaklaşan çocukluk anılarım gibi bu şehirden hızla uzaklaştım…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder