Hani bazı şarkılar vardır ya aklımızda yer eden, geçmişle günümüzü bağlayan, hayatımıza anlam katan, unutamadığımız… Bu aralar kulağımda kulaklıklar sürekli bu şarkıları dinliyorum. Açıkçası bu şarkıları bazı mekanlarda, bazı şeylerle uğraşırken dinlemek daha da değerli yapıyor onları. Belki de bu yüzden sürekli dinliyorum ve dinledikçe sanki ilk dinleyişimmiş gibi bir his bırakıyor bende. Çünkü; gerçekten de dinledikçe; o dinlediğim şarkıyı ilk dinlediğim gün geliyor aklıma. İster istemez, sanki bir refleksmiş gibi, o zamanı hatırlıyorum ve farkında olmadan, karşımdakinin bana tuhaf biriymişim gibi bakmasına da aldırmadan bir süre kendi kendime gülümsüyorum.
2001 yazında; şimdi kapatılan ve
yerine bir AVM'nin açıldığı Çanakkale Tansaş Sineması’nda; özellikle fragmanını
görüp “mutlaka gitmeliyim” diyerek seyrettiğim Shrek filminin yeri çok ayrıdır
bende. Belki de; o zamana göre; tüm masallardaki alışılagelen olayları yerle
bir etmesi ve tüm bunları eğlenceli bir şekilde yaparken, sonunda masalda kötü
bir karakter olarak bilinen yeşil devin tüm olasılıkları ardında bırakıp
sonsuza dek “çirkin” yaşaması cezbetmişti beni, kimbilir. Hatırlıyorum da;
sinemadan çıktıktan sonra vcdsinin hemen çıkmasını dilemiştim. Böylece filmi
istediğim kadar seyredebilecektim. Ancak; özellikle de filmde prenses ve
Shrek’in Lord Farquaad’ın gelmesiyle
ayrılmaları sırasında çalınan şarkı (Rufus Wainwright-Hallelujah) benim
için özel bir yere sahiptir. Çünkü bu şarkıyı dinledikçe filmdeki imkansız aşk
ve o gün o filmi ne kadar sevdiğim geliyor aklıma.
O yıl ortaokula başlamıştım.
Herhalde ergenlik dönemine de girmemle alakalı olacak; uyku problemleri
yaşıyordum. Akşamları erken yatıyordum ama sabaha karşı saat 5 gibi uyanıyordum
ve bir daha uyuyamıyordum. Bu uzunca bir süre bu şekilde devam etti. O
saatlerde haliyle evdeki herkes uyuyor oluyordu. Can sıkıntısına tek başıma
yapacak bir şeyler arıyordum sürekli. Ve o yıllarda yeni yeni oluşturmaya
başladığım çizgi film ve çocuk filmleri arşivim bu konuda beni hiç yalnız
bırakmıyordu ve saçma sapan şeyler yapmamı engelliyordu. Hatırlıyorum da; John
Goodman’ın başrolde oynadığı ve Mary Norton’un romanından uyarlama “The
Borrowers” yani “Minik Kahramanlar” filmini belli aralıklarla sürekli
seyrediyordum. Hatta filmi o kadar seviyordum ki; film bittikten sonra ekrandan
geçen kadro listesini bile seyrediyordum. İşte filmin sonunda tüm kadronun
sırayla geçtiği siyah ekranı seyrederken çalan şarkıyı(Hanson-Weird) oldukça
beğeniyordum. Belki de tam gün aydınlanırken; gecenin sabaha dönüşünde bu
şarkıyı dinlemek içimi büyük bir huzurla dolduruyordu.
2004 yılında liseye başladım.
Hazırlık sınıfı ve İngilizce. Sanırım hayatımın en iyi dönemi buydu. Hazırlık
sınıfını atlamak için yapılan tespit sınavında yeterli puanı alamayıp sınıf
atlayamamam; benim için hayatımın en güzel döneminin başlamasını sağladı.
Sınıfta yaptığımız küçük tiyatro oyunları, proje ödevleri, kuş seslerinden
dolayı hiçbir zaman tam olarak ne dendiğini anlayamadığımız listening dersleri,
o zamanlar sıkıcı görünen her hafta sonu bir İngilizce hikaye kitabı okumamız;
benim üzerimde kimi zaman zor ve asla bitmeyecekmiş gibi görünen bir yıl
izlenimini bırakmış olsa da; aslında en sevdiğim yıldı.Çünkü gerçekten; lise
hayatının geri kalan dönemi o yıl sınıfta oynadığımız tiyatro oyunlarından çok
daha zorlu geçti ve büyük bir sınav stresiyle baş başa kaldık. Yine de;
hazırlık sınıfındaki günlerimle kendimi avuttum. Hazırlık sınıfındayken; arada,
bazı derslere stajyer hocalar geliyordu ve genelde o günkü bir dersimizi
onlarla birlikte işliyorduk. Tabii; onların geldiği dersler biraz daha farklı
geçiyordu diğerlerine göre. Hatırladığım kadarıyla; onlarla işlediğimiz
derslerin çoğunda tüm sınıfa şarkı sözlerinin yazılı olduğu ama bazı
sözcüklerin yerinin boş bırakıldığı kağıtlar dağıtıyorlardı. Bu boş yerlere
onların bize dinletecekleri şarkıdan duyduğumuz sözcükleri yazmamız
bekleniyordu. İşte Lemon Tree(Fool’s Garden) şarkısı böyle dahil oldu hayatıma.
Bu şarkıyı dinledikçe oldukça rahatlamış hissediyorum kendimi. Hatta bir
sonraki yıl sınıfta bu şarkının sözlerini ezberleyip her teneffüste söylediğimi
hatırlıyorum. Annem bu şarkı için kovboy şarkısı derdi. Ne alakaysa!
2006 yılında; lise birdeyken; 19
Mayıs kutlamalarına çıkmamız istendi. 19 Mayıs’ta okul olarak step gösterisi
yapacaktık. Yani; bir aerobik tahtası üzerine çıkıp inerek ve bir takım dans
figürleri yaparak okulumuz adına bu görevi gerçekleştirecektik. Aslında bunun
olması biraz iyi olmuştu. Çünkü iki gün ders işliyorsak, üç gün dans
çalışmalarına katılıyorduk ve derslere girmiyorduk. Sürekli aerobik tahtasına
çıkıp inmek ve dans etmek oldukça yorucuydu ama sınıf arkadaşlarımla bir şeyler
yapabiliyor olmak beni oldukça mutlu ediyordu. Dans figürlerini öğrenmeye
çalıştığımız şarkılar hala en sevdiğim dans şarkıları arasındadır. (Milk & Sugar Feat. Lizzy Pattinson - Let The Sunshine In, Shakira - Ojos Asi)
2007 yılında; elime nereden
geçtiğini hatırlamıyorum; Orson Welles’in I Know What It Is To Be Young şarkısının da
bulunduğu bir cdyi uzunca bir süre dinlemiştim. Belki de şarkı sözlerini tek
seferde anlayabildiğim için bu kadar sevmişimdir; bilemiyorum. Cdyi
kaybettikten sonra ise; internetten bulabilmiştim neyse ki şarkıyı.
2009 yılında; Alacakaranlık kitap
serisini her yerde görüyordum ve kitabı da çoğu kişiden duymuştum. Sonunda denk
getirip okudum. Tamam; güzel kitaptı gerçekten; ama açıkçası Harry Potter kadar
da sevemedim. Tabii bir filminin zaten çekilmiş olduğunu da kitabı okuduktan
sonra öğrendim. “Bir de filmini seyredeyim” dedim ve evet; kitabı okuduktan
sonra filmi o zevki vermedi. Yine de; filmin sonundaki kapanış şarkılarından
birini oldukça sevmiştim.(David Gray - Please Forgive Me)
O yıl; japoncaya olan merakım
yüzünden Japon dizilerini seyretmeye başladım. O yıl seyrettiğim iki dizide
çalan şarkılar; en sevdiğim dizi şarkılarından olmuştu bile. “Ichi rittoru no
namida” adlı dizideki
Konayuki(Remioromen) ve SangatsuKokonoka(Remioromen) ile “Hana Yori Dango” adlı dizideki Planetarium(Otsuka Ai) ilk seyrettiğim Japon
dizilerinin şarkıları olduğu için belki de; önemli bir yere sahiptir bende.
2010 yılında; ailem Kastamonu’ya
taşındı. Okulum olduğu için Çanakkale’de kaldım. O yaz 2 yıllık muhasebe
bölümünden mezun oldum ve 4 yıllık bir okula devam edebilmek için dikey geçiş
sınavına girdim. Bu benim için zorlu bir süreçti ve şansım yaver gitti. Bu
zorlu süreçte kendimi sınav stresinden biraz olsun uzaklaştırmak için
anime(japon çizgi filmi) seyretmeye başladım. Bunların içinden en hoşuma
gidenler “Skip Beat!” ve “Whisper of The
Heart” adlı animeler oldu. Tabii bu animeleri sevmemdeki en büyük etkenlerden
biri de şarkılarıdır.( Yusaku Kiyama-Eien, Olivia Newton John - Take me home Country Roads)
Ve şimdi; tüm bu saydığım
şarkıları dinlerken o geçmişteki günleri hatırlıyorum. Bazen ders çalışmak için
sabahlıyorum ve gün ağarırken derse ara verip mp3 player’ımı açıyorum ve
pencerenin önüne geçerek karanlık havanın yerini aydınlık havaya bırakmasını
seyrederken, tüm bu yazdığım şarkıları sırasıyla dinliyorum. Bazen de; yine gün
ağarırken; otobüste Afyon’dan Kastamonu’ya yolculuk yaparken mp3 player’ımı
açıyor, başımı pencereye yaslıyor ve yol kenarındaki ağaçların hızla gözümün
önünden akmasını seyrederken yine bu şarkıları dinliyorum.
Aslında bu şarkılar burada
bitmiyor. Daha sayamadığım o kadar çok şarkı var ki… Ancak hepsinin ayrı bir
hikayesi var bende ve yazmakla biteceğini sanmıyorum. En azından bazılarının
ismini yazabilirim: The Carpenters-Close To You, The Cranberries-When You’re Gone, Anna Vissi - Everything, Loveholic - Shinkirou, Eiffel 65 - Blue, No Doubt - Don’t Speak, The Cranberries - Animal Instinct…
---Yazıdaki Şarkıların Listesi---
2. Hanson-Weird
17. Eiffel 65 - Blue
19. The Cranberries - Animal Instinct
Şarkıları "Hayatı Şarkılarla Özetlemek" adlı çalma listesiyle Spotify üzerinden de paylaştım. İsterseniz oradan sırayla dinleyebilirsiniz. Listeye buradan ulaşabilirsiniz...
Şarkıları "Hayatı Şarkılarla Özetlemek" adlı çalma listesiyle Spotify üzerinden de paylaştım. İsterseniz oradan sırayla dinleyebilirsiniz. Listeye buradan ulaşabilirsiniz...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder