Daha önce hakkında düşüncelerimi paylaşmış olduğum kitapların Podcast yayını videoları: Bir Gençlik Masalı, Fangirl, Lola ve Komşu Çocuk, Ölümsüz Ece, Matilda, Marslı, Dönüşüm...

29 Ekim 2017 Pazar

Gazi ve Fikriye


Gazi ve Fikriye – Hıfzı Topuz
Remzi Kitabevi, İstanbul, 2013
Sayfa Sayısı: 288

Herkese merhaba! 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı nedeniyle bu hafta Mustafa Kemal Atatürk hakkında okuduğum bir kitabı paylaşmak istedim. Kitap ile ilgili düşüncelerime aşağıdaki videodan ulaşabilirsiniz. Videodaki konuşmanın metnini videonun altında bulabilirsiniz.


Mustafa Kemal Atatürk ve Fikriye arasındaki aşkın anlatıldığı bir kitap Gazi ve Fikriye. Fikriye'nin amcası Ragıp Bey ve Zübeyde Hanım'ın evlenmesiyle birlikte Atatürk ve Fikriye daha sık görüşmeye başlamışlardır. Bu süreçte Fikriye küçük bir kız çocuğudur ve Atatürk'e hayranlık duymaktadır. Başlarda masum bir hoşlanma ile başlayan bu hisler zamanla aşka dönüşür. Ve yıllar içinde bir saplantı haline gelir. Ancak Fikriye hiçbir zaman Atatürk'ün yanından ayrılmaz ve ona destek olur.

Kitapta sadece Fikriye ve Atatürk'ün aşkına değil, Millî Mücadele'ye ve Cumhuriyetin temellerinin atılmasına da şahit oluyoruz. Bu süreçte yaşanan olaylar oldukça sade ve akıcı bir biçimde okuyucuya aktarılıyor. Tarihi kurgu şeklinde yazılmış bir roman. Benim gibi tarihten hoşlanmıyorsanız başlangıç için bu tarz tarihi kurgu romanları tercih edebilirsiniz.

Gazi ve Fikriye Hıfzı Topuz’dan okuduğum ilk kitap. Aslında bu kitabı iki kez okudum. İlk kez lisedeyken okumuş ve beğenmiştim ancak ilerleyen yıllarda bir kez daha okumayı istiyordum çünkü o dönemde kitabı tam olarak sindirdiğimi söyleyemem. O dönemde kitabı okuduğumda Fikriye’ye yapılan haksızlık beni üzmüştü.

Kitapta Atatürk ve Fikriye arasındaki aşk ana temadan çok yan olay gibi hissettirdi bana. Çünkü ikisinden çok Millî Mücadele dönemindeki olayları okuyoruz. Gerçi bu da Atatürk hakkında daha önceden duymamış ve okumamış olduğum birkaç olayı öğrenmemi sağladı, bunu inkâr edemem. Kitaptaki bir eksi yön de sanki yazar Fikriye tarafını daha fazla tutmuş gibi geldi ancak kitap için araştırmasını yaparken Fikriye’nin yakınlarından almış olduğu bilgileri kullandığı için bunu anlayabilir ve bu durumu göz ardı edebiliriz.

Daha önce de söylediğim gibi beni rahatsız eden durum, Atatürk’ün ona haksızlık etmiş olmasıydı. Aynı zamanda Latife hanımın Fikriye’ye karşı tutumu da rahatsız ediciydi. Ancak, zaten Atatürk de sonradan bu durumdan pişman olmuş. Bunu kardeşi Makbule’ye söylediği şu sözlerden anlıyoruz: “Beni iki kadın çok sevdi: Biri yalnız ben olduğum için, öteki mevkim için.” Fikriye, Atatürk’ü Atatürk olduğu için sevmiş, öyle ki her zaman yanında olmaya çalışmış, her zaman sözünü dinlemiş. Aynı zamanda kültürlü ve bilgili biriymiş. Ancak Atatürk’ün Latife hanımla evlenmesinin sebeplerinden biri de o dönemde atacağı adımlarda Latife hanımın Türk halkı için daha iyi bir örnek teşkil edecek olmasıydı.

Bu konuda fazla söyleyecek bir şey yok aslında. Çünkü Fikriye ve Atatürk hakkında yıllardır süregelen belirsizlikler var. Örneğin, kitapta da yer aldığı gibi Fikriye’nin yakınları Fikriye ve Atatürk’ün nikah kıydıklarını söylerler ama Atatürk’ün yakınları da bunu inkar eder. Bu nedenle tarihte aydınlatılamamış bir olay olarak kalacak. Elbette Latife hanımın Atatürk ile ilgili hiçbir şekilde açıklamadığı belgelerin olduğu biliniyor. Belki de bu belgelerde olayın seyrini değiştirecek ipuçları olabilir. Elbette tüm bunlar hazin bir sonla biten bu sevdanın öyküsünü değiştirmeyecek.

Aynı zamanda 2010 yılında Zülfü Livaneli’nin senaryosunu yazdığı ve yönettiği Veda filmi de Salih Bozok’un oğluna yazdığı mektup aracılığıyla Atatürk’ün hayatını ele alıyor. Film; Atatürk, Fikriye ve Latife Hanım arasında geçenleri de ele almış ve bunu iyi şekilde aktarabilmiş. Atatürk ile ilgili izlenebilecek belgesel tadında güzel bir film olmuş.

Son olarak, Atatürk’ün hayatıyla ilgili bazı konuları merak ediyorsanız ancak tarihi fazla sevmiyorsanız, Gazi ve Fikriye önerebileceğim bir kitap.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder