İnci - John Steinbeck
Çevirmen: Tomris Uyar
Sel Yayıncılık,
İstanbul, 2014
Sayfa Sayısı: 101
Özgün Adı: The Pearl
Özgün Adı: The Pearl
Bir
ailenin hayatını değiştiren bir inci anlatılıyor “İnci”
kitabında. Çok uzun zamandır okumayı beklediğim bir kitaptı bu.
John Steinbeck’ten ilk okuduğum kitap Fareler ve İnsanlar’dı.
Sanırım çoğumuzun da ilk okuduğu John Steinbeck kitabı bu.
Ancak, İnci de en az Fareler ve İnsanlar kadar güzel bir kitap.
İnci kitabının bir bölümünü ilkokuldaki Türkçe kitabında
verilen bir metinde okumuştum ilk kez. O günden beri sürekli
okuyacağım deyip ertelediğim bir kitap oldu. Zamanla John
Steinbeck’in yuazdığı tüm kitapları okumayı düşünüyorum.
Sanırım tüm kitaplarını okumak istediğim tüm yazarların bir
listesini çıkarsam iyi olacak :)
İnci,
geçimini denizdeki incileri çıkararak sağlayan Amerikan
yerlilerinden olan bir ailenin öyküsünü anlatıyor. Kino ve
Juana, bebekleri Coyotito ile birlikte, fakir ama mutlu bir yaşam
sürmektedirler. Kino ve Juana da kabilelerindeki diğer insanlar
gibi denizden çıkardıkları incileri satarak geçimlerini
sürdürmektedirler. Bir gün, bir akrep bebekleri Coyotito’yu
soktuğunda, zehirlenip zehirlenmediğine bakması için şehirdeki
doktoru çağırmaya karar verirler. Ancak, yeterli paraları yoktur.
Bu masrafı karşılayabilmek için, bir inci bulabilmek için denize
dalan Kino ve Juana, o güne kadar eşi benzeri görülmemiş bir
inci çıkarırlar. Ancak, hayatlarını değiştireceğini
düşündükleri bu inci bazı felaketlere yol açacaktır.
Bir
ailenin umut kaynağı bir nesnenin çevresinde yaşadıkları ve ne
olursa olsun vazgeçmedikleri hayata bağlılıkları oldukça
etkileyiciydi. Yine; zenginlerin fakirleri ezdiği bir gerçekliğin
ortasında buluyorsunuz kendinizi. Çok sade bir dille anlatılan
öykü beni hemen içine çekti. Kino ve Juana’nın kendilerini
içinde buldukları maceraya daldım.
Kitap;
umut, aile, toplum gibi kavramları da sorgulatıyor bir süre.
Toplumun kabul gördüğünden farklı bir yaşam sürdürmekte olan
topluluklara bakış açısı güzel bir şekilde yansıtılmıştı.
Kitabın arkasında, öykü ile ilgili çok güzel bir özet cümle
yer alıyor:
Steinbeck,
Kino’nun derinliklerden söküp çıkardığı İnci ile içinde
yaşadığımız dünyaya ve insanın dramına ışık tutuyor. (arka
kapak)
Bir
şeyi çok istemek iyi değildir. Bazen şans ters dönebilir yoksa.
Ayarında istemeyi bilmeli kişi, Tanrı ile ya da tanrılarla iyi
geçinmenin yolunu bulmalı. (syf. 28-29)
Derler
ya, insan asla doymak bilmez diye, yüzünü verseniz ille de
astarını ister diye. Bu sözler insanı kınama amacıyla söylenir,
oysa insan soyunun en büyük yeteneklerinden biri, onu elindekiyle
yetinen hayvanlardan üstün kılan bir yetenektir bu. (syf. 35)
Tasarlamak
gerçek bir şeydir; açığa vurulmuş düşler, denenmiş demektir.
Bir hayal bir kere düşünülmeye görsün, öbür gerçeklerin
arasındaki yerini alır ve bir daha asla yıkılmaz ama kolaylıkla
saldırıya uğrayabilir. (syf. 39)
Dünyada
her kişi yetisini sonuna kadar zorlar, hiç kimse elinden
geldiğinden azıyla yetinmez, düşüncesi ne olursa olsun. (syf.
52)
Yabancılardan
da, yabancı yerlerden de korkardı. Başkent denilen o yabancılık
canavarından ödü kopardı. O canavar, suyun ötesinde, dağların
arasında, bin altı yüz kilometre ötedeydi ve her yabancı, her
korkunç kilometre, kişinin içine korku salıyordu. Ama Kino eski
dünyasını yitirmişti bir kere, bir yenisine tırmanması
gerekiyordu. Çünkü geleceğe ilişkin düşü gerçekti, asla yok
edilemezdi, hem sonra “Gideceğim” demişti bir kere, bu da
gerçekti. Gitmeye kesin karar vermek ve bu kararı açığa vurmak
yarı yolu aşmak demekti. (syf. 64)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder