Daha önce hakkında düşüncelerimi paylaşmış olduğum kitapların Podcast yayını videoları: Bir Gençlik Masalı, Fangirl, Lola ve Komşu Çocuk, Ölümsüz Ece, Matilda, Marslı, Dönüşüm...

7 Ocak 2016 Perşembe

Tiffany'de Kahvaltı



Tiffany'de KahvaltıTruman Capote
Çevirmen: Meral Alakuş
Sel Yayıncılık, İstanbul, 2014
Sayfa Sayısı: 128

Truman Capote'un en bilinen kitaplarından biri olan Tiffany'de Kahvaltı yaşadıkları toplumda bir yer kazanabilmek isteyen iki kişinin hikayesini anlatıyor. Kitap, ayrıca film uyarlamasıyla da birçok kişinin beğenisini kazanmış durumda.
 
Kitap; New York'ta oturan Holly Golightly ile genç yazar arasında geçenleri anlatmaktadır. Holly Golightly, geçmişinden kaçmak isteyen biridir. Bunun için oturduğu apartmanda erkek arkadaşları için partiler vermektedir. Holly'i en rahatlatan şeylerden birisi ise, Tiffany's adlı bir mücevher dükkanının önünde kahvaltısını yaparken mücevherleri seyretmesidir. Çünkü Holly, on dört yaşına gelene kadar birçok acı çekmiş, bunu değiştirmek için New York'a kaçmıştır. Kendisiyle ilgili soru sorulduğunda sürekli kaçamak cevaplar veren Holly, sadece erkek kardeşi hakkında dürüsttür. 

Kitabın diğer kahramanı olan genç yazarımız ise; öykülerini yayımlamaya çalışmaktadır. Taşındığı apartmanda tanıştığı Holly ise ilginç kişiliği ile yazarın ilgisini çeker. Yazar; Holly'e duyduğu aşk ile ondaki gizemi çözmek için onunla daha fazla vakit geçirmeye başlar.

Yazının başında da belirttiğim gibi kitap; hayatta başarısız olmuş bu iki kişinin toplumda bir yer edinmeye çalışmalarını anlatıyor. 1958 yılında yayımlanmış olan kitap; karakterler üzerinden o dönemin koşullarını çok iyi şekilde yansıtılıyor.

Aslında yazılabilecek çok fazla şey var ancak tam olarak nasıl aktarabileceğimi bilemediğimden sanırım, kitapla ilgili kısmı burada bırakacağım. Zaten ince bir kitap olduğu için kısa sürede okunuyor.

***
  
Kediye hâlâ sarılmaktaydı. Başını gıdıklayarak, "zavallı aptal" dedi, "zavallı adsız aptal. Bir adı olmaması biraz güç oluyor. Fakat ona bir ad takmaya da hakkım yok. Birinin oluncaya dek beklemesi gerek. Biz birbirimize bir gün ırmak kenarında rastladık, o özgür bir hayvan, tabii ki ben de öyleyim. Ben gerek kendimin, gerek benim olacak her şeyin ait olduğu yeri buluncaya dek hiçbir şeye sahip olmak istemiyorum." (syf. 47)

Kalbini bir yabaniye vermemelisin. Onları ne kadar çok seversen, onlar da o kadar kuvvetlenirler. En sonunda ormana kaçacak kuvveti kazanırlar. Ya da bir ağacın en tepedeki dalına uçarlar. Sonra daha yüksek bir ağaca. (syf. 85)

Bazılarının sözleri namusludur ama kalpleri namussuzdur. (syf. 94)

***

Kitabın sinema, müzikal, tiyatro uyarlamaları da bulunuyor. Ben de kitabı okuduktan hemen sonra başrollerinde Audrey Hepburn ve George Peppard'ın yer aldığı 1961 yapımı film uyarlamasını seyrettim.  Zaten film de kitap kadar başarılı olmuş. Artık klasikler arasında yer alan bu filmi dram sevenlerin beğeneceğini düşünüyorum. Ancak kitap ile film arasında bir karşılaştırma yapmam gerekirse, kitapta yer olan çoğu bölümün filme aktarılmamış olması ve değiştirilmesi beni üzdü. Bu da sanırım o dönemde uygulanan sansürlerle alakalı. Tüm bunlara rağmen, kitaptan ayrı olarak film yine de çok başarılı ve harika müzikleri bulunmakta.

  

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder